Limited Şirkette Hisse Devrinin Tescil Edilmemesi

LİMİTED ŞİRKETTE HİSSE DEVRİ

HİSSE DEVRİNİN TESCİL VE İLAN EDİLMEMESİNİN SONUÇLARI

Limited şirketlerde ortakların pay devirleri gerçekleştirilirken pay devir sözleşmesinin noterce onanması gerekmektedir. Esas sermaye payının devri için ortaklar genel kurulunun onayı da şarttır. Ancak uygulamada hisse devir işlemleri gerçekleşirken ortaklar genel kurulunun onayı ile birlikte hisse devir sözleşmesinin noterce onanmasının ardından tescil ve ilan işlemlerinin gerçekleştirilmediği sıklıkla görülmektedir. Bu hallerde, paydaşlık sıfatı sona eren eski ortak, limited şirketin bazı borçları ile karşı karşıya kalabilmektedir.

Yeni Türk Ticaret Kanunu öncesi dönemde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10.03.2008 tarih ve 2007/1265 Esas , 2008/2831 Karar sayılı kararında;

“Dava, limited şirkette pay devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının ticaret siciline tescili ve ilanı istemine ilişkindir.

Davacılar paylarını, TTK.’nun 520. maddesindeki tüm koşullara uygun olarak davalılara devretmişler ve sicile tescil hariç devir prosedürü tamamlanmıştır. Bilindiği gibi limited şirketlerin kuruluşları, TTK.’nun 510 ve 511. maddelerine göre tescil ve ilan edilir. Ortaklardan her birinin ad ve soyadları da tescil edilecek hususlar arasında sayılmıştır. TTK.’nun 33 ve Ticaret Sicili Tüzüğü’nün 38. maddelerine göre, tescil edilmiş konulardaki her türlü değişiklerin de tescili gerekir. Limited şirketler bakımından TTK.’nun 510. maddesinde, tescilin şirket müdürleri tarafından talep edileceği öngörülmüş olup, aynı Kanun’un 30 ve Ticaret Sicili Tüzüğü’nün 31. maddesine göre de tescil, ilgililer veya yetkili temsilcileri ile hukuki halefleri tarafından istenir.

Dava konusu olayda davacılar, limited şirketteki paylarını yasaya uygun olarak davalılara devredip ortaklık sıfatını kaybetmişlerdir. Bu itibarla, limited şirketin ortaklarındaki değişikliğin tescili, limited şirketin yetkili organı olan müdür tarafından istenebileceğinden, şirketteki paydaşlık sıfatı sona eren davacıların bu yoldaki bir talebi olsaydı Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce öncelikle bu nedenle reddi gerekecekti. Davacıların, tescil yükümlülüğünü yerine getirmeyen limited şirket aleyhine açacağı tescile icbar davası sonunda alacağı hükümle, Ticaret Sicili Tüzüğü’nün 38/2 nci maddesi uyarınca tescili sağlama olanağı bulunmaktadır. İşte davacılar, bu amaçla işbu davayı açmıştır. TTK.’nun 520. maddesinde belirtilen usul ve esaslara uyulmak kaydıyla gerçekleştirilen pay devrini, şirket sicile tescile yanaşmıyorsa, tescilin böyle bir dava ile sağlanması olanaklı olmalıdır. Türk Medeni Kanunu’nun ikinci maddesi, “herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” hükmünü içermektedir. Bu hükümden hareketle, sırf bir takım yükümlülüklerden kaçınmak amacına yönelik olan davalıların tutumunu, Kanun’un himaye etmeyeceği kuşkusuzdur.” şeklinde hüküm kurulmuştur.

Yargıtay bu kararında, paydaşlık sıfatı sona eren eski ortağın Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescil talebinde bulunması halinde, devam eden bir “şirket müdürü” sıfatı bulunması söz konusu olamayacağından bu talebinin reddedileceğini ve mevcut şirket müdürlerince de bu talep öne sürülmediğine göre paydaşlık sıfatı sona eren eski ortağın tescile icbar davası ile tescil talebinde bulunabileceğini belirtmiştir.

Yeni Türk Ticaret Kanunu’na (“TTK”) göre ise hisse devrinin son adımı olan tescil işleminin kurucu değil açıklayıcı unsur niteliği kazandığını söylemek gerekir. TTK m. 595/2 uyarınca pay devri genel kurulun onayıyla geçerlilik kazanacaktır. Şirket müdürlerinin hisse devrinin tescili için 30 gün içinde ticaret siciline başvurmaması halinde, ayrılan ortak TTK m. 598/2’ye göre adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir.