Adli kontrol, ceza muhakemesine özgü bir koruma tedbiridir. Adli kontrolün uygulama alanı bulması için sağlanması gereken şartlar, bir başka koruma tedbiri olan tutuklamanın şartları ile aynıdır. Şu halde; tutuklama, adli kontrole göre daha ağır koşulları olan bir koruma tedbiri olduğuna göre adli kontrolün, tutuklamanın şartlarının sağlandığı ancak tutuklama kararının orantılılık ilkesine aykırı düşeceği ya da kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde uygulama alanı bulacağını söylemek gerekir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (“CMK”), “Koruma Tedbirleri” başlıklı dördüncü kısmın “Adli Kontrol” başlıklı üçüncü bölümünde adli kontrolü 109 ila 115’inci maddeler arasında düzenlemiştir. CMK 109/1 maddesine göre;
“Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.”
Adli Kontrolün Şartları
CMK 109/1 maddesinden adli kontrol nedenlerinin CMK 100/1,2,3 ve 4 maddelerinde düzenlenen tutuklama nedenleri ile aynı olduğunu anlayabiliriz. Adli kontrol nedenleri olarak kabul edeceğimiz, CMK’deki tutuklama nedenleri aşağıdaki gibidir:
Madde 100 – (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
- Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
- Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
- Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
- (Ek:6/12/2019-7196/58 md.) Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
- Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
- (Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent b, e ve f) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
- İşkence (madde 94, 95)
- Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
- Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
- (Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
- Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
- Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
g) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.
h) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.
i) (Ek:12/5/2022-7406/9 md.) Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu.
j) (Ek:12/5/2022-7406/9 md.) Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu.
(4) (Değişik: 2/7/2012-6352/96 md.) Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.
Adli kontrol nedenlerini yukarıdaki yasa metnine bir özet getirerek; kişinin kaçma ya da delil karartma şüphesi taşıması ya da atılı suçun katalog suçlardan olması şeklinde açıklayabiliriz.
Adli Kontrol Tedbirleri
Şüpheli veya sanık hakkında adli kontrol koruma tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi halinde uygulanacak bir veya birkaç adli kontrol tedbiri CMK 109/3 maddesinde düzenlenen tedbirlerden olacaktır. Bu adli kontrol tedbirleri aşağıdaki gibidir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
j) Konutunu terk etmemek.
k) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
l) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
Yukarıda sayılan adli kontrol tedbirlerinin biri veya birkaçı adli kontrol şartlarının oluşması halinde şüpheli ya da sanık hakkında uygulanabilecektir. Sayılan adli kontrol tedbirlerinden en çok başvurulanı ve en faydalı da olanı şüphesiz CMK 109/3-a bendinde belirtilen yurt dışına çıkış yasağı adli kontrol tedbiridir. Bu sayede şüpheli ya da sanığın en azından yasal yollarla yurtiçinden kaçma şüphesi ortadan kaldırılmaktadır. Yukarıda sayılan adli kontrol tedbirlerinden kendine en az uygulama alanı bulanı ise CMK 109/3-f bendinde düzenlenen güvence adli kontrol tedbiridir. Bu düzenlemenin batı devletlerinin ceza muhakemelerinde sıklıkla uygulama alanı bulmasıyla bilinen kefaret ile eşdeğer olduğunu söyleyebiliriz. Bizim ceza muhakemesi pratiğimizde her ne kadar uygulama alanı bulamasa da güvence adli kontrol tedbirinin diğer adli kontrol tedbirlerinden farklı olarak CMK 113,114 ve 115’inci maddelerde daha da detaylı düzenlendiğini söyleyebiliriz.
Adli Kontrol Kararını Verecek Merciler
Yukarıda adli kontrol koruma tedbirinin şartlarının tutuklama şartları ile aynı olduğunu ve şartların sağlanması halinde şüpheli veya sanık hakkında CMK 109/3 maddesinde sayılan adli kontrol tedbirlerinin bir veya birkaçının uygulanabileceğini söylemiştik. Bu aşamada şüpheli veya sanık hakkında adli kontrol tedbirine hükmedecek mercilere değinmekte fayda vardır.
Soruşturma evresinde, şüpheli hakkında cumhuriyet savcısının istemiyle sulh ceza hakimi tarafından adli kontrol kararı verilebilir. Sulh ceza hakimi, cumhuriyet savcısının istemiyle bağlı olmak zorunda değildir. Şüpheli hakkında adli kontrol istemine ilişkin yükümlülükleri sayıca arttırıp azaltabilir, değiştirebilir, farklı yükümlülükler uygulayabilir.
Kovuşturma evresinde de görevli ve yetkili mahkemelerce sanık hakkında CMK 109/3 maddesinde sayılan adli kontrol tedbirlerine her aşamada hükmedilebilir.
CMK 110 maddesinde düzenlenen adli kontrol kararını verecek mercilere ilişkin yasa metni de aşağıdaki gibidir:
1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.
(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) 109 uncu madde ile bu maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır.
(4) (Ek:8/7/2021-7331/16 md.) Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından 109 uncu madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
Adli Kontrolün Süresi
Adli kontrol altında geçecek süreler, CMK 110/A maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen işlerde geçecek adli kontrol süresi en fazla iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilmek kaydıyla en fazla bir yıl uzatılabilir. Böylece, ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen işlerde geçecek adli kontrol süresini “2+1” yıl olarak formülize edebiliriz.
Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren işlerde ise adli kontrol altında geçecek süreler daha farklıdır. Böyle işlerde, adli kontrol süresi en fazla üç yıldır. Bu süre yine zorunlu hallerde gerekçe gösterilerek uzatılabilse de uzatma süresi üç yılı geçemez. İstisnaen; Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda uzatma süresi dört yılı geçemez. Böylece ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren işlerde geçecek adli kontrol süresini “3+3” yıl ve belirli suçlarda “3+4” yıl olarak formülize edebiliriz.
Son olarak, yasada öngörülen işbu adli kontrol sürelerinin çocuklar hakkında yarı oranında uygulandığını söylemek gerekir.