Çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması davası, mahkeme tarafından kurulan kişisel ilişkinin yine kanunda yer alan belirli şartların varlığı halinde yine talep üzerine mahkeme tarafından kaldırılmasına yönelik hukuki sürecin yürütüldüğü dava türüdür. Çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması davasını detaylı bir şekilde açıklamadan evvel hukuki anlamda kişisel ilişki kavramından ve kişisel ilişkinin kurulması sürecinden kısaca bahsedilmesi faydalı olacaktır.
Hukuki Anlamda Kişisel İlişki Nedir ve Ne Şekilde Kurulur?
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.323 uyarınca müşterek çocuğa sahip ana veya babadan her biri, velayeti altında olmayan bu çocuğa ilişkin kendisi ile kişisel ilişki kurulabilmesini talep etme hakkına sahiptir. Yine TMK m.325 uyarınca olağanüstü haller mevcut ise anne veya baba dışında üçüncü kişiler (dede, anneanne vb.) de çocuğun menfaati göz önünde tutularak kendileri ile kişisel ilişki kurulmasını talep edebilirler.
Kişisel ilişki hususunu açıklamak gerekirse; örneğin velayeti kendisinde olmayan müşterek çocuk yönünden babanın haftanın belirli günleri çocuğu ile görüşebilmesi, çocuğunu yatılı olarak alabilmesi veyahut resmi bayramlarda beraber vakit geçirebilmesi durumlarının mahkeme tarafından karar altına alınması hukuki olarak kişisel ilişki kurulması durumudur. Müşterek çocuğun velayetine sahip olan ebeveyn ile diğer taraf aralarında anlaşarak kişisel ilişkinin sınırlarını esnetebilirler, fakat kanun koyucu mahkeme tarafından kişisel ilişki sınırlarının çizilmesini emrederek bir noktada velayet hakkına sahip olmayan tarafın da çocuğu ile bağ kurabilmesini amaçlamıştır. Bu noktada velayete hakkına sahip olan ebeveyn mahkemenin çizmiş olduğu sınırları diğer taraf aleyhine daraltamamaktadır.
Kişisel İlişkinin Kaldırılması Davası Nedir?
Kişisel ilişkinin kurulmasından sonra velayet hakkına sahip olan taraf, kendi keyfi ve isteği doğrultusunda diğer tarafın bu hakkını onun aleyhine daraltamaz. Fakat kanun koyucu, TMK m.324 kapsamında belirli şartların varlığı halinde ve çocuğun menfaati de gözetilerek yine mahkeme tarafından kişisel ilişkinin sınırlarının daraltılabileceğini ve hatta ortadan kaldırılabileceğini öngörmüştür.
Kurulmuş olan kişisel ilişki nedeniyle çocuğun huzur tehlikeye girmişse veya kişisel ilişki hakkına sahip olan anne veya baba bu haklarını diğerinin kişisel ilişkisini zedelemeye yönelik, çocuğunu eğitimini veya gelişimini engellemeye yönelik kullanırsa kişisel ilişki kurma hakları ellerinden alınabilmektedir. İlgili hukuki süreç çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması davası olarak tanımlanmaktadır.
Kişisel İlişkinin Kaldırılması Davasının Şartları Nelerdir?
Çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması davası, tamamen çocuğun menfaati göz önünde bulundurularak yürütülmesi gereken bir süreçtir. Tarafların yalnızca birbirlerine karşı olan olumsuz tutumlarına dayanarak ileri sürülen talepler olumsuz sonuçlanacaktır. Bu noktada kanun koyucu TMK m.324 kapsamında belirli durumların varlığını öngörerek bu durumların ortaya çıkması halinde çocukla kişisel ilişkinin kaldırılabileceğini belirtmiştir. Bunlar:
- Çocukla diğer tarafın kişisel ilişkini zedelemek,
- Çocuğun eğitimini veya gelişiminin engellenmesi,
- Çocuğun huzurunun tehlikeye girmiş olması,
- Çocuk ile hiçbir şekilde ilgilenilmemesi,
- Çocuğun güvenliğinin tehlikeye girmiş olması,
gibi durumlardır. Belirtmek gerekir ki kanun koyucu tarafından yer verilen hususlar bir sınır içermez, benzer başka durumların varlığında da çocuğun menfaati ciddi şekilde zedelenmekteyse kişisel ilişki kaldırılabilir. Bu yüzden her somut olay kendi içerisinde ayrıca incelenmeli ve ona göre hukuki bir yol izlenmelidir
Kişisel İlişki Davasında Çocuğun Beyanının Önemi
Çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması davasında müşterek çocuğun beyanı çok önemli olabilmektedir. Çocuğun beyanı ile birlikte mahkeme tarafından uzman görüşü raporu alınarak diğer deliller ile bir değerlendirme yapılarak karar verilmektedir. Bu noktada çocuğun idrak çağında olması, yani beyanlarını açık bir şekilde dile getirebilecek yaşda olması da gerekmektedir.
Kişisel İlişkinin Kaldırılması Davası Süreye Bağlı Mıdır?
Çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması davasında kanun koyucu tarafından herhangi bir süre öngörülmemiştir. Çocuğun velayet ilişkisi 18 yaşına kadar devam etmektedir. Bu noktada çocuk reşit olana kadar belirtmiş olduğumuz durumların varlığı halinde kişisel ilişkinin kaldırılması davası ileri sürülebilir.
Kişisel İlişkinin Kaldırılması Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Çocuklar kişisel ilişkinin kaldırılması davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise TMK m.326 uyarınca çocuğun oturduğu yer mahkemesidir.
Kişisel İlişkinin Kaldırılmasına İlişkin Yargıtay İçtihatları
“Çocuklarla baba arasında ayda iki hafta gibi uzunca bir süre kişisel ilişki kurulmasının çocukların eğitim ve öğrenimini olumsuz yönde etkileyecek nitelikte olduğu gibi annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesini de engellediği, bu nedenle eğitim ve öğrenim hayatlarını olumsuz yönde etkilemeyecek şekilde her ayın belirli hafta sonlarında, dini bayramların belirli günlerinde, sömestr tatilinin bir bölümünde, yaz tatilinde belirli bir ayda baba ile müşterek çocukları arasında daha uygun sürelerle kişisel ilişki kurulması gerektiğine…” (Yargıtay 2. H.D., 15.6.2010 T. ve 2010/4534 E. 2010/11794 K.)
‘’Türk Medeni Kanununun 182/2 ve 324/2. maddeleri uyarınca kişisel ilişki düzenlenmesinde çocuğun sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararlarının esas tutulduğuna, toplanan delillerden ve özellikle baba hakkında düzenlenen iddianame içeriğinden ve küçüğün tercihi de dikkate alınarak her iki çocukla baba arasında kişisel ilişkinin kurulması halinde huzurlarının tehlikeye gireceği, fikri gelişimlerinin olumsuz etkileneceğinin anlaşıldığının, açıklanan sebeplerle davalı ile küçükler arasında kişisel ilişki kurulmasının doğru bulunmadığı…’’ (Yargıtay 2. H.D., 13.4.2010 T. ve 2010/734 E. 2010/7240 K.)
Kişisel İlişkinin Kaldırılması Davasında Avukatın Önemi
Yukarıda çeşitli başlıklar halinde ele aldığımız çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması davasının hangi süreçlerden geçtiğini ve sonucuna etki eden noktaların neler olduğunu açıkladık. İlgili noktaların dikkatli bir şekilde ele alınarak mahkeme önünde dile getirilmesine ihtiyaç vardır. Kaldı ki, her somut durum kendi içerisinde ayrı olarak değerlendirilmeli ve talep buna göre şekillenmelidir. Çocuğun yüksek menfaatini göz önünde tutarak talebinizin hukuki çerçevede sonuç verebilmesi adına aile hukuku alanında deneyim sahibi, hukuki usule ve prosedürlere hakim bir avukatın hukuki desteğine başvurmak her zaman kişinin olumlu sonuç alabilmesine yardımcı olacaktır.