Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat Nedir?
Tazminat, kelime anlamı olarak meydana gelen bir hukuka aykırı davranış neticesinde maddi veya manevi bir zarar ortaya çıkmış ise bu zarara karşılık ödemedir. Aile hukukunda tarafların evlilik birliğini sona erdiren durumların başında gelen boşanma davalarında söz konusu olabilen maddi ve manevi tazminat hususu bu yazımızda çeşitlik başlıklar altında ve mevzuat ile içtihat temel alınarak hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle açıklanacaktır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 161.madde ve devamında boşanmaya ilişkin kanun hükümleri düzenlenmiştir. TMK’nın ‘’maddi ve manevi tazminat’’ başlıklı 174.maddesinde başlıktan da anlaşılacağı üzere boşanma davalarında söz konusu olan maddi ve manevi tazminat talepleri düzenlenmiştir. TMK m.174/1’e maddi tazminat hususu belirtilerek ‘’Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.’’ ifadeleri ile maddi tazminat hususu, m.174/2’de ise ‘’Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.’’ ifadeleriyle manevi tazminat hususu kanun koyucu tarafından koruma altına alınmıştır.
Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri Ne Şekilde İleri Sürülebilir?
Maddi ve manevi tazminat talepleri aile hukuku ve boşanma hukuku yönünden ele alındığında bu talepler boşanmadan ayrı olarak düşünülememektedir. Maddi ve manevi tazminat talepleri, boşanma davalarında fer’i bir talep olarak değerlendirildiğinden dolayı boşanma davasında dava dilekçesi veya cevap dilekçesi ile birlikte talep edilmek suretiyle ortaya çıkabilir. Uygulamada çoğunlukla maddi ve/veya manevi tazminat talepleri bu şekilde ileri sürülmektedir.
Boşanma davası sürecinde dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ise boşanma davası devam ederken açılabilecek ayrı bir dava ile de ileri sürülebilmektedir. Bu noktada maddi ve manevi zarara yönelik tazminata hükmedilebilmesi için bir boşanmanın gerçekleşmesi şart olduğundan dolayı yeni açılan davanın boşanma davası yönünden bekletici mesele yapılmasına veyahut boşanma davası ile birleştirilmesine karar verilebilmektedir.
Önceki paragraflarda açıklanan şekilde ileri sürülmeyen maddi ve manevi tazminat talepleri, son olarak boşanma davasının sonuçlanmasından itibaren TMK.178 uyarınca 1 yıl içinde yine ayrı bir dava açılmak suretiyle ileri sürülebilir.
Boşanma Davasında Maddi Tazminatın Şartları Nelerdir?
Boşanma davasında maddi tazminat talebinin karşılık bulabilmesi için belirli bazı şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu şartlar esasen TMK m.174/1’in lafzından anlaşılmaktadır:
- Evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesi: Bu şart tek şart gibi gözükse da aslında içerisinde iki ayrı şartı barındırmaktadır. Evlilik birliğinin sona ermesi ve bu sona ermenin boşanma ile gerçekleşmesi gerekmektedir. Evlilik birliği henüz sona ermemişse veya sona erse dahi boşanma dışı (gaiplik, ölüm vb.) sona ermiş ise bu şart gerçekleşmeyecektir. Bu şart gerçekleşmediği sürece maddi tazminat talebi sonuçsuz kalacaktır.
- Maddi tazminat talebinin ileri sürülmesi: Bu şart özellikle boşanma davasında ortaya çıkan karışıklıkları önlemek için tarafımızca belirtilmiştir. Boşanma davası ile birlikte veyahut ayrık bir şekilde veya sonrasında maddi tazminat talebi ilgili mahkemede ileri sürülmeden mahkemenin resen bir tazminata hükmetme durumu söz konusu olmayacaktır.
- Maddi tazminat talep eden tarafın evlilikten doğan mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmiş olması: Mevcut veya beklenen menfaat maddi bir menfaat olmakla birlikte bu menfaatlerin belirli ve sıralı bir listesi mevcut olmadığından her somut olay ve durum ayrı olarak değerlendirilmeli ve gerçek anlamda bir mevcut veya beklenen menfaat olup olmadığına bakılmalıdır. Uygulamada ise eşlerden birinin diğere belirli bir yaşam standartı oluşturararak geçimini sağlaması ve yine eşlerden birinin diğerinin halihazırda sigortasından yararlanması mevcut menfaat olarak göz önünde tutulurken eşlerden birinin diğerininin mirasından yararlanma ihtimali ise beklenen menfaate örnek olarak verilebilir.
- Maddi tazminat talebinin boşanma davası kaynaklı ileri sürülmesi: Bu şart ise maddi tazminat talebinin boşanma nedeniyle ileri sürülmesi gerekliliğinin bir yansımasıdır. Talebin boşanma davası ile birlikte, dava süresince veya dava sona erdikten sonra 1 yıl içerisinde gerçekleştirilmesi ve ortaya çıkan maddi zararın boşanma kaynaklı olması gerekmektedir.
- Maddi tazminat talep eden tarafın kusursuz veya daha az kusurlu olması: Maddi tazminat talebinin en önemli şartı olarak görülen nokta ise TMK m.174/1’de bahsi geçen kusursuz veya daha az kusurlu olma durumudur. Bu kusur boşanmaya sebebiyet vermede ortaya çıkan kusurdur. Örnek vermek gerekirse eşlerden biri zina yapıyorsa veya şiddet uyguluyorsa, diğer eşin kusursuz veya daha az kusurlu olan eş maddi tazminat talebinde bulunabilir. Daha fazla kusurlu olan eşin maddi tazminat talebi kesinlikle kabul edilemez. Eşit kusurun söz konusu olduğu durumlarda da yine maddi tazminata hükmedilmeyecektir. Bu noktadaki kusurun tespiti de somut durum ve eşler arasındaki ilişki çerçevesinde maddi tazminatın talep edildiği mahkeme tarafından gerçekleştirilecektir.
Maddi Tazminat Miktarını Belirleyen Kıstaslar Nelerdir?
Maddi tazminat miktarı her somut olay ve ilişki özelinde ayrıca değerlendirilerek belirlense de içtihatlar çerçevesinde mahkemeler tarafından dikkate alınan belirli kıstaslar mevcuttur.
Evliliğin sona ermesinde eşlerden daha fazla kusurlu olanın kusur derecesi ve daha az kusurlu olanın kusur derecesi, eşlerin sosyal ve ekonomik durumları, mahkemenin göz önünde tutacağı hakkaniyet ilkesi, eşlerin evli kaldığı süre miktarı, eşlerin müşterek çocuğunun bulunup bulunmaması, tazminata hükmedildiği dönemdeki alım gücü vb. hususlar maddi tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınmaktadır.
Boşanma Davasında Manevi Tazminat Talebini Ortaya Çıkaran Hususlar Nelerdir?
Maddi tazminatta kilit nokta kanun koyucunun da belirttiği üzere mevcut veya beklenen menfaatin zedelenmesiyken manevi tazminatta ise TMK m.174/2 uyarınca kişilik hakkının saldırıya uğramasıdır.
Bu kavram tazminat hukukunda sıkça karşımıza çıkan fakat çerçevesi çok net bir biçimde çizilemeyen bir kavramdır. Kişilik hakkına saldırı kimi zaman fiziksel ve psikolojik şiddetle ortaya çıkabileceği gibi küfür, hakaret, kötü muamele vb. davranışlar da kişilik hakkına saldırı olarak değerlendirilir ve değerlendirilmelidir. Bu noktada her somut olay ve ilişki kendi özelinde değerlendirilerek kişilik hakkına saldırının olup olmadığı tespit edilmelidir.
Kanun koyucu ilgili hükümde maddi tazminatta olduğu gibi kusur kavramını işaret etmiştir fakat manevi tazminatta daha az kusurlu tarafın sorumluluğunu yok saymayarak iki tarafın da farklı derecelerde kusurlu olduğu durumlarda kusurları kapsamında manevi tazminatla karşı karşıya kalabileceklerini belirtmiştir.
Manevi tazminat açısından da yine maddi tazminatta olduğu gibi talep edilmesi ve talebin boşanma ile ilişkili olarak, o kapsamda ile sürülmesi gerekmektedir.
Manevi Tazminat Miktarını Belirleyen Kıstaslar Nelerdir?
Tazminat hukuku maalesef ülkemizde yeteri kadar gelişmediğinden ötürü özellikle manevi tazminat konusunda manevi tazminat miktarını belirleyen en önemli kıstas hakimin takdir yetkisidir. Bunun dışında manevi olarak zarar gördüğünün ve kişilik hakkına saldırı gerçekleştirildiğinin öne süren tarafın bu saldırılara yönelik belirli somut delillerinin mevcut olması gerekmektedir.
Uygulamada manevi tazminat miktarı belirlenirken de kusurlu olan tarafında sosyal ve ekonomik durumu, kusur derecesi, manevi zararı ortaya çıkaran davranış ve bu davranışın ağırlığı vb. hususlar da yine göz önünde tutulmaktadır.
Maddi ve Manevi Tazminat Bedellerinin Ödenme Biçimleri
TMK m.176’da kanun koyucu tarafından maddi ve manevi tazminat miktarlarının ödenme biçimi düzenlenmiştir. İlgili maddenin ilk fıkrası uyarınca maddi tazminatın toptan bir biçimde veya somut durumun gereği doğrultusunda irat şeklinde ödenmesine karar verilebilirken ikinci fıkraya göre manevi tazminat bedelinin irat şeklinde ödenmesi mümkün değildir.
Maddi Tazminatın Ortadan Kalkabildiği Durumlar Nelerdir?
Bir önceki başlık altında belirtildiği üzere maddi tazminatın irat şeklinde ödenmesine karar verilmesi bazı durumlarda mümkün olabilmektedir. Eğer maddi tazminatın irat şeklinde ödenmesine karar verilmiş ise tazminat alacaklısı olan kişinin yeniden evlendiği veya taraflardan birinin öldüğü durumlarda tazminat kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Yine maddi tazminat alacaklısının biriyle yeniden evlenmese dahi fiilen evli gibi yaşaması veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi durumunda ise mahkemeden talep edilme ile birlikte maddi tazminat ortadan kaldırılabilir.
Boşanma Davalarında Maddi ve Manevi Tazminata Yönelik Yargıtay Karar Örnekleri
‘’…Hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden bölge adliye mahkemesince tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davalı-karşı davacı kadının eşinin aile fertlerine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda; tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda taraflar eşit kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi tazminata karar verilemez. Davalı-karşı davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1. madde koşulları oluşmamıştır. O halde davalı-karşı davacı kadının maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. ‘’(Y.2 HD. 5.2.2020 – 2019/7034 E. 2020/773 K.)
‘’…Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle taraflara kusur olarak yüklenen “Birbirlerine bağırarak konuştukları” eyleminin evlilik birliği içerisinde önceki dönemlere ilişkin olduğu ve bu vakıadan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, bu kusurun taraflarca karşılıklı olarak affedildiğinin, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiği ve taraflara kusur olarak yüklenemeyeceğinin anlaşılmasına göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen tarafların kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan vakıalarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı erkek ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın, boşanma sonucu eşin maddi desteğinden yoksun kalacaktır. Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları kadın yararına oluşmuştur. Bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.’’ (Y.2 HD. 10.9.2019 – 2019/4494 E. 2019/8456 K.)
‘’…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
Mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilerek taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarının kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, tarafların eşit kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Boşanma sebebiyle maddi-manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu olması gerekmektedir. Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. Hal böyle iken mahkemece erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.’’ (Y.2 HD. 11.10.2017 – 2017/4456 E. 2019/10940K.)